MaRdiN Aol GeNCliK ADrEsi
  ReHBeRliK
 

NE YAPSAM… ERGENLİK ÇAĞI

22 Mart 2009

ergenlik1 

Ergenlik çağı fert için, önemli bir zaman dilimidir. Bu dönemde çocuğun heyecanları bakımından önemli değişiklikler göze çarpmaktadır. Çocukta iki benlik durumu söz konusudur. Bu iki benlikten her biri daha üstün olmak için adeta birbiriyle mücadele ederler. Biri, çocukluk çağının haklarını muhafaza etmek ister . Öteki benlik ise yetişkin insan imtiyazlarını elde etmek ister. Önceleri uysal ve itaatli olan çocuk, şimdi gösterişi seven bir delikanlı olmuştur.

Çocukta ( gençte ) ergenlik çağı değişikliklerini göz önüne alırsak ona karşı davranışımız bambaşka olur. Gene önceleri tapınırcasına sevdiği ana, babalarını şimdi küçük görmekt;, onların ara sıra budala, serseri insanlar olduğunu düşünmektedir. Hatta bazen onlara karşı nefret bile duyar. Her şeyi kendisinin iyi bildiğini iddia eder. Davranışlarda tutarlıklık diye bir şey yoktur. Hatta tehlikeleri bile umursamaz olur. Genç şimdi realiteden sanki uzaklarda kalmıştır.

Ergenlik, hızlı büyüme ve gelişmenin olduğu, kız erkek cinsel özelliklerin belirdiği 2-5 yıllık gençlik dönemini kapsar. Büyüme özellikle 11-16 yaşlarda hızlanır. Daha sonra yavaşlayarak 18-20 yaşlarına dek sürere.

 

İLK GENÇLİK ÇAĞININ DUYGUSAL ÖZELLİKLERİ:

1- Dengeli ve uyumlu ilkokul çocuğu gider, yerine oldukça tedirgin, kuruntulu, güç beğenen, çabuk tepki gösteren bir ergen gelir.

2- Çabuk sevinir, çabuk üzülür. Birden sinirlenir. Olur olmaz şeyleri problem yapar.

3- Tepkileri önceden kestirilemez olur.

4- Derslere ilgisi azalır, çalışma düzeni bozulur.

5- Bencilleşir, istekleri artar, konan yasakları saçma, kendisine tanınan hakları yetersiz bulur.

6- Anne ve babanın uyarılarına birden tepki gösterir, ters cevap verir.

7- Dağınık ve savruk olur. İlgileri artmış gelgeç hevesleri çoğalmıştır.

8- Gürültülü müziğe bayılır. Süse ve giyime düşkündür.

9- Kız bir sivilceyle gün boyu uğraşır. Erkek saçını günün modasına göre kestirir.

10- Zayıflık, şişmanlık, uzun boylu, kısa boylu, yüz çizgilerinin düzgün olup olmayışı problem olmaya başlar.

11- Odalarında yalnız kalmak ister. Duvarlara günün yıldızlarının resimlerini asar. Uzun uzun düşler kurar ve günlük tutmaya başlar. Yazdıklarının okunmasına büyük tepki gösterir.

 

Gençlik çağı, kendini  arayış çağıdır. Genç kendisine sürekli yeni bir örnek

seçer. Kişilik geliştirirken yoluna çıkan örnek insanlarda kendi benliğine bir şeyler katar. Sevilen bir öndere bağlılıkla otoritenin bir çeşidine baş kaldırma arasında gider gelir. Başkalarına kaba ve düşüncesiz davranırlar. Ama kendileri çok duyarlı ve alıngandırlar. Kısacası ilk gençlik çağı oldukça fırtınalı dönemdir. Ancak kimi gençte bu dönem gürültülü geçer, kimisi de daha az çalkantı ile atlatılır.

ergen 

ERGENLİKTE ARKADAŞLIK VE CİNSEL GELİŞİM:

Arkadaşlık ilişkilerine toplumsal ilişkiler öncülük öder. Ergen artık aynı sınıfta, okulda ve mahallede olmanın arkadaş olmak için yeter bir neden olmadığını öğrenmeye başlamıştır. Kendine arkadaş seçerken veya başkalarına arkadaş olurken daha başka nedenleri olması gerektiğini anlamaktadır.

Ergenlerde arkadaşlık kurma iki yönlü bir yol izler. Bir yandan ergen kendisine arkadaş olarak seçeceği kimseleri beğenmek, kendisi ile onun aynı şeylerden hoşlanmasını, kendinin yeteneklerine ve sosyal statüsüne uymasını, onun kendisine sadık olmasını ister. Diğer yandan ise kendisinin arkadaşı tarafından beğenilmesi; onun hoşlanacağı şeylerden hoşlanması; ona vefalı olması, onun için bir çok fedakarlıklara katlanması, onun bazı kusurlarını kabul etmesi gerektiğini anlamaya başlar.

Ergen kendi arkadaşlarının seçiminde büyüklerinin karışmasını istemez. Dolayısıyla kendi seçtiği arkadaşlarını kötü olduğu hakkındaki büyüklerinin kanılarına veya sözlerine de şiddetle karşı çıkarlar. Ancak ergenin bir süre arkadaşı ile devam eden etkileşimi, onun bu kanısını değiştirebilir. Bu yüzden ergenliğin başlangıç yıllarında genç sık sık arkadaş değiştirirken son yıllarına doğru seçtiği arkadaşları ile daha uzun süre arkadaşlık ettiği görülür.

Ergenlikteki bedensel gelişmeler ergen tarafından kolay kabul edilmez. Gençler hızlı bedensel gelişmelerine karşı değişik tepki gösterirler. Kimisi toplu oluşuna kimisi de sıskalığına üzülür. Sivilceler de her iki cins tarafından büyük problem edilir. Ergenlikteki bu yeni ve yoğun duygular ergeni allak bullak eder.

Gençler cinsel bilgilerinin çoğunu yaşıtlarından alırlar. Evlerinde ise genellikle bilgi yerine öğüt alırlar. Genç ile anne-baba arasındaki bu tür konuşmalar genellikle sıkıntılı bir hava içinde geçer. Günümüz gençleri aslında bu konuda bir takım şeyler bilir. Fakat edindiği bilgiler arasında kopukluklar, çelişkiler ve yanlış bilgiler mevcuttur. Genç her şeyi bildiğini sanır, fakat kaygıları, cevabını bulamadığı sorular vardır. Bu konularda bilgi edinmek için güvenilir kaynaklara başvurması gerekmektedir.

 

ANA-BABA VE GENÇLER:

Ergenlik çağındaki çocukların velileri de bir bocalama geçirirler. En ılımlı uyarılara sert karşılıklar veren, sevecen ve yumuşak bir yaklaşımı bile geri çeviren, üstüne varınca öfkeden deliye dönen genç karşısında ne yapacaklarını bilemezler. Çocuklarının kendilerinden uzaklaştığını görünce telaşa ve üzüntüye kapılırlar.

Genç kendisi eleştirilmeye gelmezken, yerli yersiz ana-babasını eleştirmeye başlar. Hatta başkalarının ana-babasını örnek göstererek ana-babasını üzer ve iletişimi daha da güç hale getirirler. Anne- Babasını şaşırtacak sözleri seçmede ustalaşmışlardır. Sanki, ana-babadan öğrenecek bir şeyler kalmamıştır. Benimseseler bile onların görüşünün tam tersini savunurlar. Gencin amacı onlardan ayrı düşünceleri olabileceğini kanıtlamaktır. Ana- babayı daha da şaşırtan gencin evde huysuz, sinirli ve tedirgin, dışarda sıkılgan oluşudur. Genç dost yanında saygılı uslu davranırken evde aksine, ters ve değişkendir.

Eğer genç bu fırtınalı dönemde biraz çaba gösterip anne ve babasıyla iletişimi koparmaz, samimi davranır ve kırıcı olmazsa ergenliği atlattığı zaman ilişkileri sağlıklı olarak devam edecektir…

REHBERLİKTE İLKELERİMİZ

22 Mart 2009

rehberlik

* Her birey seçme özgürlüğüne sahiptir ve saygıya değer bir varlıktır.

* Rehberlik hizmetlerinden yararlanma gönüllüğü gerektirir.

* Rehberlik hizmetlerinin yürütülmesinde gizlilik esastır.

* Rehberlik hizmetlerinin etkili bir biçimde gerçekleştirilmesi tüm ilgililerin katılım destek ve işbirliğini gerektirir.

* Rehberlik hizmetleri tüm öğrencilere yöneliktir.

* Rehberlik hizmetleri öğrencilerin tüm yönleriyle gelişmelerine yöneliktir.

* Rehberlik hizmetlerinden tüm hayat boyunca yararlanılabilir.

* Rehberlik hizmetlerinde toplumsal sorumluluk da ihmal edilmez.

* Rehberlik hizmetleri planlı, programlı, örgütlenmiş bir biçimde ve profesyonel bir düzeyde sunulur.

* Her okulun rehberlik ihtiyaçları birbirinden farklıdır.

* Rehberlik hizmetleri eğitimin ayrılmaz bir parçasıdır.

MESLEK SEÇİMİ

22 Mart 2009

meslek Seçimi 

Meslek, bir kimsenin hayatını kazanmak için yaptığı, kuralları toplum tarafından belirlenmiş ve belli bir eğitimle kazanılan bilgi ve becerilere dayalı faaliyetler bütünüdür. Mesleğin sürdürülmesinde etkili olan kazanç, bireyin meslek seçimi kararını etkileyen tek etken değildir. Bu kararı etkileyen sosyal statü, düzenli yaşam gibi farklı doyum kaynakları da vardır. Kazanç sağlama gibi sorunu olmayan kişilerin mesleki faaliyetlerini sürdürmelerinin ya da bazı bireylerin az gelir getiren meslekleri çok gelir getiren mesleklere tercih etmelerini nedeni de budur.

                   Meslek, bireyin kendini ve yeteneklerini geliştirme, gerçekleştirme yoludur. Bireyin  kişilik özelliklerini, ideallerini, hayat görüşünü, değerlerini belirler. Bireyin gününün büyük bir bölümünü işinde geçirir. Bireyin yaptığı faaliyet, ilgi ve yeteneklerine hitap ediyorsa kişi mesleki açıdan doyum sağlar. Mesleki doyum ise genel doyuma yansır. Bireyin hayatta doyum sağlaması bir anlamda kendi özelliklerine uygun doyum sağlayacağı meslek seçmesine bağlıdır. Meslek seçimindeki kararı bireyin, işindeki başarı ve başarısızlığını da etkiler. Her birey farklı ilgi ve yeteneklere sahiptir. Her meslek de farklı yetenekleri gerektirir. Bir kimse sahip olduğu yetenekleri gerektiren mesleklerde başarılı olur. Günümüzde meslek seçeneklerinin artması, buna bağlı olarak meslekte uzmanlaşmanın artması, mesleğe hazırlanmanın uzun süreli eğitim gerektirmesi meslek seçiminin önemini arttırmaktadır.     Bireyin seçim yapmak zorunda olduğu meslekler çok çeşitlidir. Tüm bunlar doğru ve gerçekçi seçimler yapma zorunluluğunu arttırmaktadır.

meslek 

                   Bireyin gelecekteki yaşam tarzını belirlemesinde dönüm noktası olan mesleki tercihini yaparken doğru ve isabetli karar verebilmesi için izleyeceği basamaklar şöyle sıralanabilir:

 

1.      BİREYİN YETENEKLERİNİN BELİRLENMESİ (BEN NELER YAPABİLİRİM?)

 

                   Yetenek belli bir eğitimden yararlanma gücüdür. Bireyin hangi eğitim programında başarılı olabileceğini gösterir. Yetenek meslekteki başarıyı etkileyen etkenlerden biridir ve temel gerekliliktir. Seçtiği mesleğin gerektirdiği azami yetenek düzeyine sahip olmayan bireyin o meslekte başarılı olması olası değildir. Bunun yanında sahip olduğu yeteneklerinin kapasitesinin altında bir yetenek düzeyi gerektiren mesleğe yönelen bireyin meslekte doyum sağlaması da mümkün olmayacaktır.

                   Akademik yeteneğin, derslerindeki başarı ya da başarısızlığının araştırılması, sözel ya da sayısal düşünme yeteneklerinden hangisinde daha başarılı olduğunu belirlenmesi gerekmektedir. Bunun için bireyin fen, sosyal, matematik, türkçe derslerindeki başarısı bir ölçüt olabilir. Bunun dışında cisimleri üç boyutta görebilme, şekiller arası benzerlik ve farklılıkları bulabilme gücü de araştırılması gereken bir yetenek alanıdır. Sayısal düşünme gücüne sahip olmayan, fen, matematik gibi sayısal derslerde başarılı olmayan bir bireyin tıp fakültesi, diş hekimliği, mühendislikler gibi sayısal puanı ile öğrenci alan yüksek öğretim programlarında başarılı olmaları mümkün değildir. Cisimleri üç boyutlu görebilme, bir evin planına bakarak o evin yapılmış halini göz önünde canlandırabilme, bir şeklin açılımını düzlem üzerinde görebilme (çizebilme) gücüne sahip olan birey mimarlık eğitiminde başarılı olabilecektir.Sözcükleri ustalıkla kullanamayan, zengin bir sözcük dağarcığına sahip olmayan kişinin dil ve edebiyat programında başarılı olması zordur.

2.      İLGİ ALANLARININ BELİRLENMESİ (BEN NELERİ YAPMAKTAN HOŞLANIRIM?)

 

                   Yetenekler bireyin hangi eğitim programında daha başarılı olabileceğini gösterirken; ilgiler, bireyin hangi alanlarda hangi faaliyetlerle uğraşmaktan zevk duyacağını belirler. İlgiler, yetenekle ilişkilidir. İlgi duyduğumuz alanlar, çoğunlukla yetenekli olduğumuz alanlardır.

                   Seçilecek olan mesleğin, insanlarla diyaloğu, onları yönetmeyi, yönlendirmeyi, onlara hitap etmeyi, yardım etmeyi mi yoksa insanlarla değil de objelerle uğraşmayı gerektiren faaliyetleri mi gerektiriyor sorularına yanıt aranması ve edebiyata, müziğe, güzel sanatlara karşı olan ilgilerin de belirlenmesi gerekir.

                   Birey, ilgi duyduğu, hoşlandığı şeyleri severek yapar. Bireyin ilgi duymadığı bir faaliyete yönelmesi hem mesleki doyumunu, hem de başarısını olumsuz olarak etkileyecektir.

                   İnsanlara yardım etmekten, insanların sorunlarını dinleyip, sorunlarına çözüm aramaktan sevk almayan bir psikoloğun başarılı olma olasılığı düşüktür.

 

3.      İŞ DEĞERLERİNİN BELİRLENMESİ (BEN NE İSTİYORUM?)

 

                   Yetenek ve ilgilerin belirlenmesinin ardından bireyin meslekteki beklentilerini tanımlaması gerekir. İş değerleri, bireyin meslekte nelere önem verdiğini, mesleki faaliyetin sonunda elde etmek istediği olanakları gösterir.Kazanç, yaratıcılığı kullanma, liderlik, yeteneğini kullanma, işbirliği, ün sahibi olma, sosyal statü, düzenli yaşam, değişiklik gibi iş değerleri vardır. Birey bu değerlerden kendisi için önemli olanları belirlemelidir. Kendisine belirlediği bu değerleri sağlayacak mesleğe yönelmelidir. Ancak ilgi ve yeteneklerinin de göz ardı edilmemesi gerekir. Meslekte düzenli bir yaşama, sosyal statüye, işbirliğine, yaratıcılığın anlatım bulmasına önem veren birey kendisine bu beklentilerini sağlayacak “öğretmenlik” mesleğini tercih edebilir.

 

4.      KİŞİLİK ÖZELLİKLERİNİN BELİRLENEMSİ (KARAKTERİM NASIL?)

 

                   Bireyin meslek seçiminde isabetli olabilmesi kişilik özelliklerini çok iyi tanıyıp bu özellikleri gerektiren mesleklere yönelmesine bağlıdır.

                   Bireylerin çok farklı kişilik özellikleri vardır. Atak, girişken, çekingen, uysal, hırslı, idealiste, hayal gücü zengin, realist, mantıklı, sinirli, kendi başına buyruk, alçak gönüllü, düzenli, kurallara bağlı vb. çok çeşitli kişilik özellikleri bulunur. Bireyin sayılan bu özelliklerden hangisine sahip olduğunu belirlemesi, seçimini bu doğrultuda yapması gerekir.

                   Örneğin; ikna gücü yüksek, dışa dönük, insanlarla devamlı ilişki halinde olan, girişimci niteliklere sahip olan birey avukat, politikacı ya da pazarlamacı olabilir. Kurallara bağlı, düzenli, statüye önem veren, sorumlu, nesnelerle uğraşmaktan hoşlanan bireylerin bankacılık, büro memurluğu, muhasebe gibi mesleklere yönelmeleri isabetli olacaktır.

 

 5.      İLGİ DUYULAN MESLEKLERİN İNCELENMESİ

 

                   Bireyin kendini tanımasının ardından ilgi duyduğu meslekleri de tanıması gerekir. Bireyin meslekler hakkında araştırmasını;

·         Meslek mensuplarının yaptığı temel faaliyetler

·         Çalışma ortamı

·         Çalışma koşulları

·         Çalışanlarda aranan nitelikler

·         Mesleğe hazırlanma

·         İlk işe giriş

·         Meslekte ilerleme

·         Kazanç

·         İş bulma olanağı ve mesleğin geleceği

·         Mesleğin gerektirdiği nitelikler vb.

konularında yoğunlaştırması gerekir. Bilgi toplamak için, meslekleri tanıtan yayınlardan, rehber kitapçıklardan, mesleki tanıtım seminerlerinden, Rehberlik ve Araştırma Merkezlerinden, okullardaki-dershanelerdeki rehberlik servislerinden, o mesleğin mensuplarından yararlanılabilir.

                   Birey kendi özellikleri ile mesleğin özelliklerini eşleştirerek kararlarını oluşturabilir. Üzerinde durulacak temel nokta, bireyin kendini olmak istediği gibi değil, olduğu gibi objektif olarak tanıması, ilgi duyduğu meslekleri de olumlu-olumsuz yönleri ile tanımasıdır. Bireyin meslek seçimi kararını etkileyen etmenlerden biri de anne-babanın genç üzerinde oluşturduğu baskı ya da yönlendirmesidir. Birçok ebeveyn çocuklarını çok kazandıran saygın mesleklerde görmek ister. Meslek seçimindeki kararını net olarak belirlemeyen birey bu baskılardan etkilenir ve ailesinin istediği mesleğe yönelir. Birey bu şekilde zaman içerisinde seçtiği mesleğin kendine uygun olmadığını görür. Kendi arzuladığı mesleğe ulaşmak için ya öğrenimini yarıda keser ya da öğrenimini tamamladıktan sonra tekrar bir hazırlığa girişir. Bu durum genç için zaman ve emek kaybı oluşturur. Bu tip durumlara düşmemek için bireyin kararlarını kendisinin vermesi, bu karar doğrultusunda ailesini ikna etmesi, anne-babanın da gencin bu kararına saygı göstermesi gerekir.

                   Kişilik özelliklerinize, yeteneklerinize, günün koşullarına uygun bilinçli bir meslek seçimi toplumda sağlıklı, mutlu, kendi kendisiyle barışık insanların sayısını da çoğaltacaktır. Meslek seçimi hem bireysel hem de toplumsal açıdan büyük önem taşımaktadır. Bireysel yönden birtakım fizyolojik ihtiyaçların doyurulmasında; toplumsal açıdan da toplumsal gelişmeye temel oluşturacak olan insan gücünün planlanmasında önemi açıkça görülmektedir.

                   Öğrencilerin mesleki olgunluk seviyesi ve yeteneklerinin farkına varmasında,  uygun bir mesleğe yönelmelerinde gerekli yardım Rehberlik ve Araştırma Merkezleri tarafından verilmektedir.

VERİMLİ DERS ÇALIŞMA YÖNTEMLERİ

22 Mart 2009

VERİMLİ DERS ÇALIŞMA!!!

 Ana, baba ve öğretmenlerin öğrenciden genel beklentisi, onların “derslerine çok çalışıp, başarılı olmaları” yönündedir. Beklenti böyle olunca başarısızlığın nedeni, “yeterince çalışmamak” olarak görülmekte ve öğrenciden sürekli daha çok çalışması istenmektedir. Oysa gerekli olan “Bilinçsizce çok çalışmak” değil; verimli ders çalışma yollarını iyi bilerek ve bunlardan gereğince yararlanarak etkili çalışmaktır.
Verimli ders çalışma yollarını öğrenmek isteyen öğrencinin, önce bu yönde olumlu alışkanlıklar kazanmaya kararlı ve niyetli olması gerekir. Buna karar verdikten sonra ders çalışmasını aksatan ya da kolaylaştıran alışkanlıklarının bir listesini yapmalıdır. Bir yandan listede yer alan olumsuz alışkanlıklarını bırakmaya çalışırken öbür yandan da olumlu alışkanlıklarını pekiştirmek için çaba göstermelidir. Çalışma ve denemeler, olumsuz alışkanlıklar atılıncaya, olumlu alışkanlıklar iyice yerleşinceye kadar sürdürülmelidir.

VERİMLİ DERS ÇALIŞMA YOLLARI NELERDİR?

I- AMAÇLARINIZI BELİRLEYİNİZ
Her çalışma bir amaca yönelik olmalıdır. Bu amaçlar, bir problemin çözümünü öğrenmek, bir yazıdaki ana düşünceyi bulabilmek vs. olabilir. Bunları iyi belirleyerek çalışmaya başlayan kişiler, bu yakın amaçlara ulaşa ulaşa sınıfını geçmek, okulunu bitirmek ve sınavı kazanmak biçiminde özetlenen uzaktaki amaçlarına da ulaşmaktadırlar.

II- PLANLI ÇALIŞINIZ
Birden çok iş ya da ders üzerinde aynı günde çalışmanız gerektiğinde hangisinden işe başlayacağınızı bilemediğiniz ya da çalışmaya başlamak için karar veremediğiniz anlar oluyor mu? Bu soruya yanıtınız “evet” ise, sizin planlı çalışmayı bilmediğinizi kolayca söyleyebiliriz. Bu tür bir durumla, yani aynı zamanda birden çok dersi çalışmayla yüz yüze geldiğinizde, dersler-den her birinin üzerinizde yarattığı ruhsal baskı, bunlardan herhangi birine kendinizi tümüyle vermenizi engelleyerek ve verimsiz biçimde işlerden birini bırakıp ötekine atılmanıza neden olacaktır.
Bu tür kararsızlık ve karışıklık ancak hangi dersi ne zaman yapacağınızı belirli bir sıraya koymakla yani “Karar Vermekle” ortadan kalkar. İşte çalışmada plan; “nasıl”, “ne zaman” ve “nerede” çalışacağınıza karar vermek demektir.
Öğrenciler günlük ve haftalık bölümleri de olan aylık çalışma planlarında;
1- Hangi derslere, haftanın hangi günleri çalışacaklarını,
2- Geçmiş konuların tekrarına ne zaman yer vereceklerini,
3- Sınav tarihlerini,
4- Hazırlayacakları ödevlerin neler olduğunu ve zamanını,
5- Planlarına aldıkları, ancak çeşitli nedenlerden ötürü zamanında yapamadıkları çalışmalarını ne zaman tamamlayacaklarını,
6- Dinlenme, müzik dinleme, televizyon izleme, spor yapma sinema ve tiyatroya gitme gibi ders dışı etkinliklere ne zaman yer vereceklerini göstermelidirler.
Günlük çalışma çizelgelerinde; okulda geçen saatler, ders çalışma, eğlenme, dinlenme, ev işlerine yardım ve uyku saatleri gösterilmiş olmalıdır.
Çalışmaya başlayacağı zaman kendini yorgun ve isteksiz hisseden öğrenci çalışma saatlerini yanlış seçmiş demektir. Beklemeden günlük çalışma çizelgesinde gerekli değişikliği yap-malıdır.

III- ZAMANI VERİMLİ KULLANINIZ
Öğrenciler bedensel, zihinsel, duygusal yapıları, ilgileri ve yetenekleri bakımından birbirlerinden farklıdırlar. Bir öğrencinin isteyerek çalıştığı ve hemen öğrendiği bir dersi bir başka öğrenci zor öğrenebilir. Bir başka öğrenciyse çabuk yorulabilir ya da çalışmak istemeyebilir. Bu nedenle bir ders ya da konu içinde ayrılacak süre öğrenciden öğrenciye değişir. Her öğrenci zamanı kendine göre ayarlamalıdır.
Bir saat çalıştıktan sonra araya 5-10 dakikalık dinlenme koymak yararlı olur. Bu sayede bir saatlik çalışma sonunda dağılan dikkat ve azalan verim tekrar kazanılır.
Ders çalışmak için gerekli gücün toplanabilmesi bakımından eğlenmeye ve spora da zaman ayrılmalıdır. Ancak bu süre gereğinden fazla olmamalıdır.

IV- VERİMİ AZALTICI ETKENLERİ ORTADAN KALDIRINIZ
Çalışmaya başlamadan önce, yorgunluk, uykusuzluk, ağrı, sızı, elem duygusu, korku, öfke, aşırı kaygı, fazla heyecan, endişe, açlık, aşırı tokluk, aile dertleri, normalin altında ve üs-tündeki fiziki şartlar (çok sıcak, çok soğuk gibi) acelecilik, telaş, araç ve gereç noksanlığı gibi etkenlerin elden geldiğince giderilmesi gerekir.

V- UYGUN BİR ÇALIŞMA ORTAMI SEÇİNİZ
Çalışma yerinin seçimi çok önemlidir. Çalışma yeri derli toplu, yalın elden geldiğince sabit ve sakin olmalı, ayrıca ışık, ısı gibi fiziksel sorunları da çözümlenmiş olmalıdır. Ayrı bir yerin sağlanamaması çalışmadan kaçmanın bir nedeni olmamalı, elverişsiz koşullarda da ders çalışmaya alışmalıdır.
Yatakta, koltukta ve divanda uzanarak çalışmak, dikkatin toplanmasını güçleştirecek, öğrencinin çalışmak için daha çok zaman yitirmesine neden olacaktır.

VI- DİKKATİNİZİ UYANIK TUTUNUZ
İnsanda dikkat her an vardır, önemli olan bunun çalışılan konu üzerinde toplanabilmesidir. Sevilen ve ilgi duyulan bir konu, dikkatin uyanık tutulmasına yardım eder. Daima belirli yerler-de çalışmak, gürültünün bulunmadığı ortamlarda çalışmak, sandalyede oturarak çalışmak, masada gerekli araçlar dışında başka şeyler bulundurmamak, çalışma yerini 18-20 derece sıcaklıkta tutmak, işleri sıraya koymak, işleri bitirmede kendinizle yarış kararı almak, her seferinde bir çeşit işle çalışmak dikkatin dağılmasını önleyici yöntemlerdir.

VII- DERSE HAZIRLIKLI GELİNİZ
Başarılı olmanın yollarından biri de derslerin işlenmesine etkin olarak katılmaktır. Derslerde sürekli edilgin durumda kalan öğrencilerin işlenen konuları anlamaları zordur. Öğrenciler okula gelmeden önce, o gün işleyecekleri konuları gözden geçirmelidirler. Bu sayede hem derslerin işlenişine katılmak için gerekli güveni kazanırlar, hem de öğretmenin anlattıklarını daha kolay anlarlar.
Gerek işlenecek konulara hazırlanırken, gerekse işlenen konular gözden geçirilirken, anlamakta zorluk çekilen yerler belirlenmeli, bu konularla ilgili sorular hazırlanıp, derste öğretme-ne sorulmalıdır. Öğretmenlerin derse hazırlıklı gelen, soru soran, derse kalkan öğrencileri da-ha çok sevdikleri de unutulmamalıdır.

VIII- NOT TUTUNUZ
Öğrencilerin büyük bir kısmı not tutma tekniğini bilmemektedir.
Not tutarken;
1- Anlatılanlar öğretmenin ağzından çıktığı gibi değil, anlaşıldığı gibi yazılmalıdır.
2- Öğretmenin anlattığı konunun ana fikri ve anlamları kavranıncaya kadar beklenilmelidir.
3- Zamanın çoğu yazmakla değil, dinlemekle, fikirleri kavramaya çalışmakla geçmelidir.
4- Konu; grafik, şekil, istatistik vb. bilgilere dayalı olarak anlatılıyorsa notlar arasına bunlarda alınmalıdır.
5- Önemli fikir ve paragrafların aynen yazılmasında fayda vardır.
6- Yazıların düzgün ve okunaklı olmasına önem verilmelidir. Önce müsvette yapma, sonra temize çekilme yoluna gidilmelidir.

IX- ARAÇ - GEREÇ VE KAYNAKLARDAN YARARLANINIZ
Öğrenci, herhangi bir konunun öğrenilmesinde, basılı araçlara ne kadar baş vurursa, öğrenme ilgisi ve zihinsel yetileri de o kadar çok genişleyecektir.
Basılı öğrenme araçlarından yararlanmada çizelge grafik, harita ve resimlerin özel bir önemi vardır. Bunlar sayfalarca anlatılan bilgileri topluca ve bir arada vererek o konunun kavranmasına yardımcı olmaktadırlar.

X- VERİMLİ OKUYUNUZ
Okuma, öğrenmenin en temel yoludur. Öğrenmede hızlı okuma önemli ve gereklidir. Hızlı okumayla hem okunanlar daha iyi anlaşılır, hem de zamandan kazanılır. Okuma hızı lise öğrencileri için yaklaşık 200 - 250 sözcüktür. Bu hız okunulan yazının niteliğine ve okumanın amacına göre ayarlanmalıdır. Vakit geçirmek amacıyla bir hikaye veya roman okurken okuma hızı oldukça yüksek olabilir. Ama okuma yorum yapma, eleştirme özet çıkarmak için yapılıyorsa okuma hızı yavaş olmalıdır.
Hızlı okumanın en önemli yolu sesiz okumadır. Sessiz okuma hızı arttırdığı gibi anlamayı da kolaylaştırır. Hızlı ve anlamlı okuma becerisi kazanabilmek için bol bol okuma çalışmaları yapılmalıdır. Önce gazete, öykü ve roman gibi şeylerle işe başlamalı giderek boş zamanları okuyarak değerlendirme alışkanlığı kazanılmalıdır.

XI-ARALIKLI TEKRARLAR YAPARAK UNUTMAYI ÖNLEYİNİZ
Öğrenilenler zamanla unutulabilir. Unutmayı önlemenin iki yolu vardır. Bunlardan biri öğrenilen bilgileri yeri geldikçe kullanmak, diğeri de aralıklı olarak tekrar etmektir.
Öğrenciler öğrendiklerini yeri geldikçe kullanırken hem bunların işe yaradığını görecekler, hem de yeni bilgiler edinmeye motive olacaklardır.
Aralıklı olarak yapacakları tekrarlar sayesinde ise bir taraftan eski öğrendiklerini hatırlarken diğer yandan da sınavlara her an hazır durumda olacaklardır.
Başarılar…

 

TEST ÇÖZME TEKNİKLERİ

21 Mart 2009

testt             

           Sınavlarda, kişinin bilgisi ölçüldüğü gibi sınav hızı da ölçülmektedir. Bundan dolayı da hem bilgi seviyesi yüksek hem de soruları hızlı çözen kişiler başarılı olmaktadır. Test çözmede üç önemli unsur bulunmaktadır: Bunlar;

Bilgi : Öğrenme ile kazanılır. Tekrar ile pekiştirilir. Test çözme tekniğini kullanmanın temelini teşkil eder.

Yorum: Öğrenilen ve tekrar ile pekiştirilen bilgi ile ilgili düşünce geliştirme veya bilgiye farklı açılardan bakabilme gücünü ifade eder. Test çözme tekniğinin geliştirilmesini sağlar.

Hız: Kazanılan bilgiye ve elde edilen yorum gücüne ait problemlerin zaman kısıtlaması içinde çözülmesidir. Hız, test çözerken zamanı etkin bir biçimde kullanmanıza yardım eder.

 

TEST ÇÖZERKEN DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR:

            Her sorunun kendine has bir mantığı vardır. Test  çözerken kendi mantığınızla değil sorunun mantığına göre hareket etmelisiniz. Soru kökünün iyi okunupØ anlaşılması, daha sonra cevabın düşünülmesi gerekir. Soru kökü anlaşılmadan cevabı düşünmeye çalışmak hızı düşürür. Zaman kazanmak için soruyu okumadan cevap şıklarına koşmak sizi yanıltır. Soruda sizden neØ isteniyorsa ne eksik, ne fazla isteneni düşünmelisiniz. Bazı sorular sizin için çok kolay gelir ve cevabın böyle kolay bir şık olamayacağını düşünürsünüz. Oysa bazen böyle kolay sorular sormak da  bu işin tekniğinin bir parçasıdır. Her testte bilgiØ düzeyinizin altında ve üstünde sorularla karşılaşırsınız. Ancak testin genelini standart bilgi birikimi ve yorum gücü ile çözülebilecek sorular oluşturur. Sorulara önyargılı yaklaşmamalısınız. “Bu soru zor yapamam” “Bu soru kolay cevap x şıkkı” gibi zaman kazanmaya yönelik aceleci davranışlar kazanmak yerine kaybettirir. Turlu Soru ÇözmeØ Yöntemi testteki her soruyu incelemenize yardımcı olur. Cevaplandırılmayan soruları soru kitapçığında bir işaret veya simge ile simgelendirmek o soruların ikinci turda daha kolay bulunmasını sağlar. Hatalı okumaØ alışkanlıkları da önemli sorunlar yaşamanıza neden olabilir. Olumsuz bir ifadeyi olumlu olarak okumak soruyu veya cevabı hatalı düşünmenize sebebiyet verebilir.

 

      İnsan psikolojisi soruØ içindeki ifadeleri olumlu yönde algılamaya eğilimlidir. Bu nedenle soru formlarında altı çizili veya kalın yazı karakterli ifadeleri daha dikkatli okumalısınız. Soru kökünün veya soruØ metninin uzun oluşu sizin için daha fazla ipucu anlamına gelir. Bu nedenle uzun metinli sorular daha kolay çözülebilen sorular olarak algılanmalıdır. Paragraf tipliØ sorularda genellikle paragraftan önce soru kökünün okunması paragrafın ikinci kez okunması zorunluluğunu önler. Soru kökünü okuyan zihin soruyu bu zihni hazırlıkla okuma eğiliminde olur. Cevabı konusundaØ tereddüt ettiğiniz soruları gelişigüzel cevaplandırmak yarar değil zarar verir. Cevap şıklarındanØ sorunun çözümüne gitmek de test tekniğinde önemli bir yoldur. Yüzde yüze emin olmadığınız sorularda şıkları eleyerek doğru cevaba yaklaşabilirsiniz. Cevap şıklarını elerkenØ eğer 2 şıkka indirgeyebilmişseniz bunlardan birisini seçmenizde hiçbir sakınca yoktur. Ancak ikiden fazla şık cevap olabilecek nitelikteyse bu soruyu cevaplandırmamanız, en azından sınavın sonlarına doğru tekrar soruya dönmek üzere boş bırakmanız daha uygun olacaktır.

 

      Test çözerken sorununØ doğru cevabını bulmak kadar önemli bir diğer olay da cevap olamayacak şıkların tespit edilmesidir. Böylece çözüm alternatiflerini daha netleştirir ve doğru şıkka ulaşabilme hızınızı daha artırırsınız. Cevap şıklarında cevabaØ benzeyecek bazen iki bazen üç şık bulunur. Bunlara çeldirici adı verilir. Çeldiriciler ilk bakışta cevap gibi algılanabilir ama ufak bir zihinsel egzersizle doğru cevabı bulmanız mümkündür. Bu tip sorularda cevap genellikle soru metninde saklıdır. Her şeyden önce yapmamız gereken soruya yaklaşırken kendi mantığımızla değil sorunun mantığıyla hareket etmemiz gerekmektedir. Çünkü her sorunun kendine has özel bir mantığı vardır. Öncelikle sorununØ okunup anlaşılması daha sonra cevabın düşünülmesi gerekir. Kesinlikle soruyu okurken cevabı düşünmeyin. Her iki durumun birbirinden  ayrılması gerekmektedir.

 

      Soru içinde geçenØ ipuçlarından yararlanmayı bilin. Bunlar; altı çizili, koyu puntoyla yazılmış, “tırnak içinde,” değildir, olamaz, her zaman, hiç bir zaman, bütün,  zaman zaman, yoktur, vardır, birbirinden farklı, birbirine benzer, eşdeğer, birden fazla, ayrı ayrı, iç içe, yan yana, ikisi bir arada, ana düşünce, yan düşünce, benzer düşünce, asla, genellikle, çoğu, vb.  ipuçlarıdır. Soru hakkında fazlaØ bilgiye sahip değilseniz şıklardan yararlanın. Şıkları tek tek değerlendirerek elemeye çalışın. İçlerinden doğru cevabı kestirmeye çalışın. Eğer çok çelişkide kalıyorsanız boş bırakmanız daha iyidir. Çünkü her yanlış cevap hem kendini hem de doğru cevaplarınızı götürmektedir. Bu da netlerinizin düşmesine neden olmaktadır. Unutmayın ki her soru, her net önemlidir. Soruları okurkenØ hızınız kesecek olan dudak kıpırdatarak okumaktan uzak durun. Çünkü bu durum hızınızı kesecektir. Ve her okuduğunuzØ kelimenin altını çizmeyin. Yapmanız gereken gözle okuma alışkanlığı kazanmanız ve okuma hızınızı arttırmanızdır.

 

TEST ÇÖZERKEN KODLAMA KONUSUNDA DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR

Test çözümünde kodlama da önemli bir yer işgal eder. Soruyu kitapçık üzerinde çözmüş olmak o soruyla olan işinizin bittiği anlamına gelmez. Soruyu doğru çözmek kadar optik forma doğru kodlamak da önemlidir. Zaman kazanacağım diye kodlamayı sona bırakmak sınav sonrası yorgunluk ve dikkat dağılmasının fazlalığı sebebiyle hatalı veya eksik kodlama riskini artırır, kaydırma yapmanıza yol açar. Her yıl %0,5 adayın kaydırma hataları nedeniyle mağdur olduğunu unutmayınız.

 

TEST ÇÖZERKEN ZAMANLAMA KONUSUNDA DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR

Testi iyi çözmek için sadece doğruları bilmek yeterli değildir. Verilen zaman dilimi içinde bu doğruları bulmanız gerekir. Bu nedenle her bir soruya ne kadar zaman harcamanız gerektiği baştan planlanmalıdır.

      Çok sorulu testlerde “Turlu Soru Çözme Yöntemi” bilinen soruların çözümünü hızlandırır. Bilinmeyen sorularla zaman kaybını önler. Aynı zamanda zorluk derecesi biraz yüksek olan sorulara bakmayı ve bu sorular için daha fazla zaman kullanımını  sağlar. Zaman kazanmak için soru metni ve kökünü okumadan cevap şıklarına koşmak sizi yanılgılara düşürebilir.

      Soruları okurkenØ hızınızı kesecek davranışlar olabilir. Örneğin sesli okuma alışkanlığı, dudak kıpırdatarak okumaya çalışmak, okunan her ifadenin altını çizmek gibi. Hızlı okuma tekniklerini kullanmalı ve sınav öncesi okuma egzersizleri ile okuma hızınızı artırmalısınız. Sınavda zaman kullanımını en fazla zora sokan bildiklerimiz ve bilmediklerimiz değil, biraz bildiğimiz ya da tereddüt ettiğimiz sorulardır. Bu nedenle soru ile inatlaşmak “bu soruyu çözmezsem ölürüm” mantığı bu testin sonunda hüsrana uğrama riskini artırır.

 

hizli-okuma 

HIZLI OKUMA TEKNİKLERİ

Sınavda hızlı okumak öğrenciye hem zaman hem de daha az yorularak daha fazla soru yapma şansı verir. Okuma hızınızı arttırmak için  şu tekniklere dikkat  edilecek hususlar;

  • Göz mesafesi okunacak materyalle göz arası  en az 30 cm olmalıdır.
  • Gözle okuyarak,dudaklar kıpırdatılmamalıdır.
  • Sorular okunurken başka bir şey düşünülmemeli,  o tür düşünceleri düşünmek için  kendinize başka bir zaman ayırın ve o zamanda düşüneceğiniz yönünde kendinize telkinde bulunun.
  • Çok parlak ve yetersiz ışıkta okuma yapılmamalıdır. Işığın geliş yönü sol arkadan olmalıdır.
  • Kafa hep aynı seviyede tutulmalıdır. İleri geri sallanılmamalıdır. Dik oturulmalıdır. Sağa -sola veya öne fazla eğilmemelidir. Bu durumlar gözün çok çabuk yorulmasına ve satırlar arasında kaymalara neden olabilir.
  • Okurken mutlaka kılavuz olarak kalem kullanılmalıdır ama okunan her kelimenin altı çizilmemelidir. Çok önemli kelimelerin ve ipuçlarının altı çizilmelidir.
  • Okuma yapılırken gözler zaman zaman dinlendirilmelidir. Şöyle ki; Okuma yaparken gözlerinizi ara sıra kaldırıp uzak cisimlere bakmalıyız.
  • Gözler ara sıra açılıp kapatılmalıdır. Bu göz kaslarının dinlenmesini ve  baş ağrısını önleyecektir.
  • Kelimeleri tek tek okuma yerine gruplandırarak okumalıyız
 
  __________BUGÜN 14976 ziyaretçiKADAR KİŞİ BURDAYDI______

 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol